
İlhanlı devleti Cengiz Han’ın torunu Hulâgû Han tarafından kuruldu (1256). İlhanlı’nın Türkçesi ‘Büyük Kaanlı’ anlamındadır. Çünkü Kaan, Moğol Büyük Kaanı’na bağlı idi. Başkent Tebriz’di. 1258’de Bağdat’ı aldı ve Abbasi iktidarına son verdi. Ve de Anadolu Selçuklularına egemen oldular. Bu dönemde Orta Asya’dan Anadolu’ya yoğun Türkmen göçü yaşandı. Türkmenlerin çoğunluğu, 1295-1304 yılları arasında Şamanizm’den ve Budizm’den Müslümanlığa geçtiler. Bu dönemde de aynı mimarlık üslûbu varlığını sürdürdü. Meraga kentinde (Tebriz güneyinde) bulunan Hulâgû’nun kızının türbesinde (1260), Nahcıvan’da Mümine Hatun türbesinde, Sultaniye’de (Meraga’nın güneyinde) Muhammed Olcaytû Hüdâbende türbesinde (1320) İran üslûbunun devam ettiğini görüyoruz. Olcaytû türbesinin farklı mimari özelliğini belirtmeden geçemeyeceğim: 8’gen prizma kitlenin alt kademesi masif, üst kademesinde her bir 8 yüzeyde ortada geniş, iki yanda dar açıklıklı kemer sistemi ile galeri oluşturulmuştur. Galeri içinde oluşan güneş-gölge oyunları ile yaratılan mimarlık sanatı cepheyi ilginç kılmakta, üzerinde yükselen sivri kemere tur attırarak oluşturulan kubbe kompozisyonu tamamlamaktadır.
Verâmin kentinde (Hazar güneyinde, Rey ve Kum kentleri arasında) inşa edilmiş Ulu Cami (1322), yukarıda açıkladığım VIII. Yüzyıl eseri Cuma Camileri ile aynı mimarlık üslûbunu ve motiflerini devam ettiren bir eserdir. Tebriz’de 1450’de inşa edilen Mavi Cami, taç kapısı ve motifleri ile İran mimarlık üslûbunu devam ettirmektedir.
|